Bebek, anne karnında gelişirken ihtiyacı olan gıda ve oksijeni,
onu annesine bağlayan göbek kordonu sayesinde alır. Bebeğin göbeğinden çıkıp,
annenin rahmine bağlı olan bu kordon yani göbek bağı, bir tane göbek
toplardamarı, iki tane göbek atardamarı, bir idrar kanalı ve bir hücre
dokusundan meydana gelir.
Görüldüğü gibi göbek bağının esas görevi, bebeğe temiz kanı
götürmek, kirli kanı geri getirmek, kan yoluyla bebeği beslemektir. Uzunluğu
40-60 santimetre arasında değişir. Kalınlığı değişken olmakla beraber, ortalama
3 santimetre kadardır. Göbek bağı biraz, uzayda, boşluktaki astronotu ana gemiye
bağlayan hortuma benzer.
Bebek annesinin vücudunu terk edip dünyaya gelirken, artık
ihtiyacının kalmadığı göbek kordonu da onunla birlikte gelir. Doğumdan sonra
doğumu gerçekleştiren doktorlar veya ebeler tarafından kesilir ve bir pens ile
sıkıştırılır. Göbek çukuru da göbek kordonu vücuttan ayrıldığında oluşan yarın
kalıntısıdır.
Doğumdan sonra bebekte kalan parçadaki kan dolaşım sisteminin,
bebeğin sistemi ile ilgisi kesilir. Böylece göbek bağı parçası bozulur ve
bir-iki değişiklik gösterir. Kimi çıkık, kimi girintilidir, kiminde ince ve
yatay, kiminde ise dikey bir çukur oluşur. Sanılanın aksine göbeğin ileride
alacağı şekli belirleyen kesiliş şekli değildir.
Uzmanlar göbeğin şeklinin yarı şans, yarı göbeğin altındaki
karın kaslarının bir sonucu oluştuğunu ileri sürüyorlar. Onlara göre asıl etken
ise genetik. Göbek şeklinde ırktan ırka göre de değişiklikler görülüyor.
İnsanların çoğunluğunda çukur göbekler varken, siyah ırkta daha çok çıkıntılı
göbeklere rastlanıyor. Kuzey ülkelerinde şekli genellikle dikeyken, Akdeniz
ülkelerinde daha ziyade yatay.
Çukur göbekler zamanla çıkıntılı hale gelebiliyor. Kadınlarda
hamilelik dönemlerinde çıkıntılı hale gelen göbek şekli ise doğumdan sonra eski
halini alıyor.
Bebek dünyaya gelip, göbek kordonunu terk ettikten sonra oluşan
göbek çukurunun yaşamda bilinen bir işlevi yok ama araştırmacılar göbek kordonu
ile ilgili ilginç çalışmalar yapıyorlar.
Göbek kordonundan ayrıştırılarak
dondurulan kök hücrelerinin, 15 yıl sonra bile etkilerini yitirmedikleri tespit
edilmiş. Bu sayede göbek kordonundan elde edilip saklanan kök hücreleriyle
ileride ortaya çıkabilecek bağışıklık hastalıklarının tedavilerinin mümkün
olabileceği düşünülüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder