16 Nisan 2020 Perşembe

KETÇABI ŞİŞESİNDEN ÇIKARMAK NİÇİN ZORDUR?

Günümüzde ketçap tamamen domatesten yapılmış bir sos olarak tanınır. Hâlbuki ketçap, asırlar boyu yemeğe tat veren ve iştah açan, değişik yiyeceklerden hazırlanmış bir sos olarak bilindi. İlk olarak M.Ö. 300 yıllarında Romalılar tarafından hazırlanan ezme veya püre halindeki bu sos, yağ, sirke, biber ve kurutulmuş küçük balıklardan hazırlanıyor, balık ve tavuk yemeklerine lezzetlerini artırmak için konuluyordu.

Her ne kadar Romalıların ezmeleri kayda geçen en eski sos olarak bilinse de ketçapın atası sayılamazlar. Çin’de 1690 yılında yine balık ve tavuk yemekleri için, tuzlu suda salamurası yapılmış balık ve baharatlardan oluşan bir sos kullanılıyordu. Bu sosun adı ‘ketsiap’ idi ve ünü zamanla Malezya’ya yayıldı. Orada adı ‘kechap’ olarak azıcık değişti.

1700’lü yılların başlarında İngiliz kâşif ve denizcileri bu çok sevdikleri sosu anavatanlarına getirdiler. Ne var ki bu karışık sosun içinde ne olduğunu çözemeyen İngiliz aşçılar, onu kendi kafalarına göre mantar, ceviz, salatalık karışımı ile hazırladılar. Bu karışımı ‘ketch-up’ olarak telaffuz eden İngilizler onu o kadar çok sevdiler ki, 1748 yılında devrin en önemli yemek kitabında bile yer aldı.

İyi güzel de, domates ketçapın içine ne zaman girdi? 1790 yılında girdi ve daha önce olamazdı; çünkü o tarihe kadar, Amerika kıtasından getirildiğinden beri domatesin zehirli olduğu sanılıyordu. Domates o zamanlara kadar saksılarda pencereleri süslüyordu. Gerçi domates, bazı cinsleri zehirli olan solanum ailesindendir ama o bitkilerin de sadece yaprakları zehirlidir.

1876 yılında, hem iyi bir aşçı hem de başarılı bir işadamı olan Hanry Heinz Amerika’da ilk ketçap fabrikasını kurdu. ‘Heinz Ketçapları’nın içinde bulunanlar ve şişesinin şekli günümüze kadar, yüz yıldan fazla bir sürede hemen hiç değişmeden geldi.

Bu süre içinde de insanlar ketçap şişeleriyle boğuşup durdular. Şişeyi sallayarak, dibine vurarak, çatalı şişenin ağzına tıklayarak, bıçağı daracık ağzından içeri sokmaya çalışarak, geliştirdikleri birçok ilginç metotlarla ketçapı şişesinden çıkarmaya çalıştılar.

Ketçapın içinde şeker, sirke, nişasta, tuz ve bazı aromatik kimyasal maddeler vardır ama aslında ketçap koyu bir domates suyudur. İçinde baharat ve acı maddelerin yok denecek kadar az olmasından dolayı yiyeceklerin üstüne bol bol dökülür. Bir şeyin üzerine dökülecek sıvı için ise en iyi kap şekli dar ağızlı bir şişedir.

Ketçapın kardeşi hardal için ise durum farklıdır. Hardalın tadı yakıcıdır, bir yiyeceğin üstüne bol miktarda sürülemez, dolayısıyla bıçağın ucu ile alınabileceği geniş ağızlı bir cam kap onun için daha uygundur. Bu nedenlerle yıllar boyu ketçap şişeleri ince uzun ve dar ağızlı, hardal şişeleri de kısa ve geniş ağızlı imal edilmişlerdir.

Heinz, ketçapını piyasaya sürmeden önce diğer bütün soslar geniş ağızlı kaplarda satılıyorlardı. Heinz’in ketçapı başlangıçta daha sulu ve akıcı idi. Bu nedenle de dar ağızlı ve sekiz köşeli şişeleri kullandı. Zamanla müşteri isteği doğrultusunda ketçapının kıvamını koyulttu ama aynı müşteri alıştığı ve elde tutması kolay olan şişenin dizaynının değişmesini istemedi.

Heinz mecburen ketçapını dar ağızlı şişelerle satmaya devam etti. Ketçap deyince Heinz markası ve onun sekizgen şişeleri akla geldiğinden, diğer üreticiler de ürünlerini bu tip şişelerde satmaya başladılar.

Koyu kıvamlı ketçapı dar ağızlı şişeden çıkarmaya çabalayanların verdikleri amansız mücadele, 1983 yılında, yine Heinz firmasının ürettiği plastik şişelerle son buldu. Artık ketçap, şişenin ortası sıkılarak kolayca şişesinden çıkarılabiliyordu.

Ayaküstü, sandviç, hamburger ve benzeri yiyecekler satan yerlerde ketçap da hardal da birbirine benzer kaplarda sunulurlar. Musluklarına basarak yiyeceklerin üstüne istenildiği kadar konulabilir. Burada amaç herkesin aynı kabı veya şişeyi kullanmamasıdır. Tabii bu kaplardaki ketçapın da, hardalın da fazla koyu olmadıkları dikkatinizi çekmiştir.

Yukarıda anlatılan ‘ketçabın şişesinden çıkma zorluğunun’ sorunu artık tarihe karışacak.

Bilim adamlarının son keşfi ile dünyanın ‘en büyük sorunlarından biri’ daha tarihe karışıyor!

Ketçapın şişede sıkışması sorunu, yakında tarihe karışacak. Amerikalı bilim insanları, bu ‘ciddi’ sorunu, Nepentes adlı bitkiden esinlenerek elde ettikleri süper-kaygan materyalle çözdüler.

Harvard Üniversitesi’nde yapılan araştırmalarda, Nepentes’in, yapraklarının süper kaygan yapısıyla, tutunmalarını engellediği böcekleri flüte benzer ağzıyla yutabildiği görüldü.

Aynı mantıkla hareket eden araştırmacılar, önce teflonun süngerimsi tabakasının gözenekleri içindeki yağlayıcı filmi hareketsiz hale getirdi. Böylece elde edilen düzgün ve son derece kaygan yüzey, bir şişenin içine yerleştirildi. Bu şekilde ‘süper kaygan’ hale getirilen şişenin sadece ketçapı değil, reçelleri de hiç takılmadan son damlasına kadar rahatlıkla tüketicinin tabağına sunabileceği belirtildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

VÜCUDUMUZ SAAT SAAT NASIL ÇALIŞIR?

06.00: Kortizon salgılamasıyla organizma uyanıyor. Bu uyanma vücut için kendini yavaşca kalkmaya hazırlama işareti. Metabolizma hareke...